'Nerede o eski bayramlar?' diye başlamıcam tabi ki. Nerede benim eski bayramlarım diyebilirim; sakin, sessiz... Ben küçükken bayramlar en fazla iki saat sürerdi. Nerde mi? Küçük, yazlık ilçelerde bayramlar kısa sürer. Uyanıp ailenle ve varsa bir iki komşuyla bayramlaşırsınız ve bu kadar! O zamanlar keşke akrabalarımın olduğu yerde olsaydım diye düşünürdüm. Çok çekici gelirdi bana; mutlu, kalabalık ve uzun süren bayramlar. Şimdi bakıyorum...
Geçen gün tarlanın ortasında bir amca, elindeki poşet poşet kuru ekmeği boşaltıyor oraya. Güvercinler gelsinler de yesinler diye. Böyle güzel kalpli insanları görünce içim bir tuhaf oluyor. Ne güzelsiniz! Bir yanda güzel kalpli insanlar bir yanda da kimin arkasından ne konuşsak'cılar. Bazen midem bulanıyor insanların konuştuklarından, yaptıklarından. Hepimiz güzel büyümemiş olabiliriz ama hepimiz masum büyüdük. Çocukken sadece düşünce ağlardık, yüzüne söyler küserdik. Sonra...
Ya yine güzel bir haberle geldimmm :) Hele hayvanseverlere gözden kaçırmasınlar diye önemli bilgi niteliğinde,net! Bu haftaki 'migros' kataloğunu görmeyenler varsa diye paylaşıyorum, migrosun bu inceliklerini çok seviyorum. Bu iki haftalık katalogda yer alan Whiskas ve Pedigree markalı ürünlerden aldığınız zaman alışverişinizin %5'i Karacabey Barınağı yenileme çalışmaları için kullanılacakmış. Eminim önemseyenleriniz olacaktır. Hem de indirimli ürünler, dostlarımızı sevindirirken diğerlerine de destek olmuş olabiliriz....
Eveeeet yepyeni bir konu ve yepyeni bir başlıkla geldim bugün :) Uzun zamandır aklımda olan ama yazıya dökmeye yeni fırsat ve cesaret bulduğum başlık. Ne demek istiyorum ? Artık 'her günde bir güzellik' paylaşmaya çalışacağım burada hem sizlerle hem de kendimle. Aslında var olan ama bizim farketmediğimiz veya fark edip de farkettiğimizi bile bilmediğimiz güzelliklerden birer tane. Hatta sizlerde benimle paylaşırsanız çok mutlu...
İnsan psikolojisi ne değişik şey değil mi? Mutlu olmak için atılan bir sürü adım ve sonuç odaklılık... Çok istediği bir şeyi alınca mutlu olacağına inanılırken insanoğlunun doyumsuz olduğunuz gözardı edilmesi! Biter mi isteklerimiz? Biter mi 'şunu da alayım' daki 'şu' Hep daha fazlasını isteriz. Her konuda böyledir bu. Daha çok arkadaş, daha çok sevgi, daha çok ilgi, daha çok alışveriş. Hepsinin nedeni ortak:mutlu...
Bugünlerde fazlaca sitem doluyum, biraz alıngan, azıcık da kızgınım... Ama en çok da kırgınım... Kırılmışlıklar geçmiyor değil mi? Ara veriyor, geçiyor gibi oluyor ama zaman zaman hatırlatıyor kendini; batarak, sızlatarak... En çok da geçmeyenler boğuyor bizi. En azından beni. Çok kızıyorum etrafıma, en çok da kendime! Bir arkadaşım demişti bana 'insanlara %100 güvenle başlayıp her hatalarında azaltıyosun güvenini, tam tersini yapman gerek' diye......
Kahraman Tazeoğlu hep çok başka, hep kıymetli yazarlar arasında benim için. Öyle derine işleyen cümlelerle öyle hissederek yazıyor ki, okurken hissettiriyor. Konya'da okurken şiir dinletisine gitme şansım olmuştu. Sesi de çok tok! tam şiir okumalık ses dediklerinden. Ve kitabı 'Mor'u da okudum sonunda. İtiraf ediyorum ilk sayfalarında şaşırmadım değil. Kahraman Tazeoğlu böyle yazmaz dedim ve hemen geçti bu his benden. Konuya girene kadar...
Uzun zamandır yazmıyorum buraya değil mi ? Buraya :) yazıyorum siliyorum buaralar. Yazıp silmelerim arttı. Neden ? Kendi içimde ben de sorgulamıyor değilim bu durumu. Yani yazacak bir şey olmadığı için değil de içime atmalarımdan diye bir açıklama yaparak başlıyorum bugün. Bu arada neler yapmadım ki; okudum, izledim, kızdım, üzüldüm... Hepsini yazacağım, tek tek... Nereden başlamalı ilk olarak seçemiyorum ama şuan için en...