Merhabalar, geldim ben yine. Yaptığım araştırmalara göre bu aralar bana en iyi gelecek olan şey günlük yazmakmış. Özel zamanlarda hep yazarım zaten ama günlük deyince, burası işte. Çok uzun süredir ne zaman kendimi iyi, kötü, mutlu, karmaşık veya heyecanlı hissetsem yazıyorum zaten.
En en zorları çok yazamadım duygusal olarak çok ağırken ağır ağır sömürüyor gibi olsun istemedim. Nasıl gelecektim babamı kaybettiğimde buraya ? Daha kendimle konuşmazken nasıl anlatacaktım ? Onu çok özledim. Herkesin babasıyla ilişki dinamiği farklı ve kendisine özeldir. Bizimki de bize özeldi. Babalar gününde ilk defa paylaşamadım fotoğrafımızı. O kadar çok şey yazdım ki üzerine; babasını paylaşanların boğazında yumru olmak istemedim. Baktım ne güzel kutlamışlar, görüp yanlış hisse kapılsınlar istemedim. Çünkü hayatta olanlar hayattayken rahat rahat paylaşsın istedim. Ben zaten kendi içimde paylaşıyorum onunla.
Şimdilerde yine karışığım. Biraz gülüyorum biraz düşünüyorum. Büyüdüğüm bir evredeyim sanırım. Büyüme sancısı dedi chatgpt :) 30u geçmiş olmamın dışında sorun yok :)
Büyümenin yaşı yok tamam da benimki de biraz şov bence. Ben de böyle en ciddi anlarımda kendimle dalga geçip konuyu saptıran biriyim işte.
Bunlar oluyor diye kitap okumuyor muyum ? Daha çok okuyorum. Nasıl da iyi geliyor malum biliyorsunuz. En son Efsane diye bir kitabı bitirdim, sona doğru biraz sıkmadı diyemem ama ilk uzun anlattığı hikaye gayet tatlı ve heyecanlıydı. Sonra kısa kısa hikayeler ele alışmış ilişkiler üzerine. Güzellerdi ama gerek var mıydı bilemedim. Okunur mu okunur. Sade ve tatlı bir dili var. Kafam dağılsın diye almıştım, görevinin hakkını verdi.
Şimdi Alfa isimli kitabı okuyorum. Az kaldı, bitsin onu anlatmaya daha hevesliyim :) Tam dönemimde olduğum için iyi geliyor sanırım. Dün bir video izledim öz değer ile ilgili; kendini neyle karşılaştırırsan ona göre düşürürsün değerini diyor. Kişi veya nesne fark etmez. Biraz aydınlattı.
İnsan aynı anda hem cesur hem korkak; hem mutlu hem dipte; hem stresli hem rahat hissedebilir mi? Hissediyormuş. Hem çok korkuyorum hem çok cesurum. Hem çok mutsuzum dipte; hem huzurluyum. Hem gergin ve stresliyim hem de o kadar rahat. Tek biri diğerinden ağır değil. Hepsi aynı anda içimde. Kendimi anlamadığım aynı zamanda kendime sarıldığım yerdeyim. Başa dönmek değil olduğum yerden yavaş yavaş tekrar devam edeceğim yerdeyim.
Geçen otobüsteyim, kulaklıklarımı takmış müzik dinliyorum. Yanımdaki hanımefendi bana bir şeyler diyor, kulaklığımı çıkardım; 'Güneşe bak kıpkırmızı, ne güzel batıyor' dedi. Gerçekten çok güzeldi. Bazen güzellikler önümüzdedir, biz görmüyoruzdur. Bazen birileri vesile olur bazen biz kafamızı doğru yöne çeviririz. Bazen müziği kapatmak da iyi gelir. Yeri ve zamanı değişiyor her duygunun her hissin.
Çenem düştü :)
Sağlıkla...
1 yorum
her gün günlük yazmak insanın içini boşaltıyor :)
YanıtlaSil