Kendime Ben Lazım

By Mavinindenizi - Haziran 05, 2025

 Siz hiç kendinizi sevip sevmediğinizi düşündünüz mü ? Ben hiç düşünmemiştim şimdiye kadar. Çünkü hep sevdiğime inanırdım. Sonra fark ettim ki kendime karşı ne kadar da acımasızmışım aslında.

Mesela arkadaşlarım bir sorunlarını, dertlerini anlattıklarında ne kadar çözümcü ne kadar iyimserim. Hiç kızmadan onları dış göz olarak rahatlatma üzerine bakarım tüm samimiyetimle. Ama kendime öyle mi ? Bir hata yaptığımı düşündüğümde bile hemen sinirleniyorum. Halbuki kimse yokken ben vardım ben varım ben var olacağım. Yani biraz kendime haksızlık ettiğimi düşündüğüm bir dönemdeyim. Genelde empati kurulsun diye 'ben' diye başladığım cümleler yüzünden bencillikle suçlanmıştım bir dönem halbuki aksine kendimden çok başkasını düşünmekten kendimi yalnız bırakmışım.

Şimdi ufacık hatalarımda 'olabilir kızım, insansın' demeye başladım. İnsanım; düşeceğim, kalkacağım bazen yanlış adımlar da atacağım ama günün sonunda kendime yine ben sarılacağım. İnsan kendine sarıldıkça, kendisini dinledikçe kimseye ihtiyacı olmadığını anlıyor. Evet birbirimize her daim ihtiyacımız olacak ama kendimiz +1 zaten var olduğumuzu bildiğimizle kimsemiz yok gibi hissettiğimiz çok başka hisler. 

Bir kere en basiti özgüvenimizin yerinde olması veya olmaması demek değil mi bu ? Çevremizde özgüvensiz insan görünce soğuruz. Kendimizi de böyle değerlendirdiğimizde özgüven sorunumuz olsun istemeyiz, yakıştırmayız bile. Her şeyi geçtim kimseye olmadığımız kadar dürüst olabiliriz kendimize. Hoş; olmadığımız zamanlar oluyor ama biraz üzerimize gelirsek itiraf etmek daha kolay. Atamayız ya kendimizi. Ayrıca herkes gider biz kalırız o yüzden kendimize iyi bakmayalım da ne yapalım...

Ama öyle 'canım kendim' demekle olmuyormuş bu işler. Ben biraz araştırayım dedim de baya baya derin mevzular çıktı karşıma. Sizin de anlatmak istedikleriniz olursa seve seve dinlerim. Çünkü bu işi el birliği ile çözmemiz lazım. Nedir yani kaç senedir kendimi sevdiğimi sanar iken o kadar da bayılmadığımı fark etmem bana da sürpriz oldu. Aslında tatlı da biriyim. Ama öyle olmuyormuş işte. Öyle bir hatada kendine kızmak değilmiş sevmek. Hatta kendine haksızlıkmış bunun adı. 

Hani böyle aynayla konuş olumlamaları var ya onları okur ama yapmazdım. Hala yapmıyorum ama yakında yaparım da gibi. Sonuçta kendime neden iltifat etmeyeyim. Yazıya ne kadar depresif başladım ne kadar ciddiyetsiz devam ediyorum. Çünkü böyleyim, ne zaman kendimle ilgili ciddi düşünecek olsam sırf kaçmak uğruna konuları nerelerden nerelere getiriyorum. Ama bu sefer ciddi kitaplar okuyorum bu konuda. Araştırıyorum. Kendime en iyi ben gelirim ve geleceğim biliyorum. Sadece şu çevreme gösterdiğim anlayışın birazını hak ettiğimi kabul etsem yeter gibi.

Ne diyorsunuz, beraber kendimize gelelim mi ?

Neler yapmaktan keyif alırız, neler bizi üzer? 

Yorgunsak eve gidip dinlenmeyi ne zaman seçeriz kimsenin kırılacağını düşünmeden?


Sağlıkla...






  • Share:

You Might Also Like

3 yorum

  1. Ben bunu ara ara düşünürüm. Hayatta pek çok şeye gıcık olduğum gibi kendime olduğum anlar da çok. Ben de şunu fark ettim suçluluk hissetme eğilimine giriyorum hemen. Bir şey olumsuzsa benim hatam mı diye uzun uzun düşünüyorum. Başkasının belki hiç takmayacağı mevzuya çok takılıyorum. Bu da yıpratıcı oluyor.

    YanıtlaSil
  2. Bahsettiğiniz durum bende de var. Eskisi kadar değil çok şükür, farkında oldukça, kendimize iyi gelen şeyleri buldukça daha iyi oluyor sanki. Mükemmelliyetçi düşünce de bunun altında yatan sebeplerden olabilir ve yetiştirilme tarzı, mizaç..
    Ben şu an artık şöyle diyebiliyorum çoğu zaman şu anki şartlara göre bunu yapabiliyorum, elimden bu geliyor veya o zaman şöyle bir hata yaptım ama zor durumdaydım, yorgundum.. vs.
    Kendime daha çok hak veriyorum. Bütün bunları başlangıcı da farkında olmakla oluyor sanki. Çünkü dışarıdan kendimizi görmediğimiz için tepkilerimizi, düşüncemizi de tam farkında olmayabiliyoruz. Ve yine bence önemli bir adım uygun kitaplar okuyarak fark etmeyi sağlamak. Burada biraz konu dışına çıkacağım ama şöyle bir örnek verebilirim. Oğlum ağladığında (2.5 yaşında) hemen onun dikkatini dağıtmaya, ağlamasını durdurmaya çalışırdım. Çünkü üzülmesini istemiyordum. Sonra bununla ilgili bir kitap okudum. Kitapta ağlamayı geçiştirmemek gerektiğini bunun da normal bir durum olduğunu ve izin vermemiz gerektiğini okudum. Ve yine eğer çocuğun ağlamasından rahatsız oluyorsak kendi çocukluğumuzda ağlamamıza uzun uzun müsade edilmediği için olabileceğinden bahsediyordu. Bu kitabı okuduktan sonra oğlum ağlarsa duygusu hakkında konuşmaya çalışıyorum ama ağlaması çabuk bitsin diye beklemiyorum. Ve bu kitabı okumasaydım aslında ne yaptığımı bilmiyor olacaktım. Faydalı kitaplar ve yakın çevremizde güvendiğimiz birinden geri dönütler almayı çok faydalı buluyorum. Bize üniversitede öğretilen, öğretmen olarak da ara ara sınıfa kamera ya da ses kaydı alarak ders anlatırken iyi ya da kötü yaptığımız şeyleri görebileceğimizdi. Bu yüzden çok inanıyorum farkında olmaya ve farkında olmak içinde aslında ne yapıyor olduğumuzu bilmeye.

    YanıtlaSil
  3. olsuuuun sen de insansıııın :)

    YanıtlaSil