Burdayım Burdayım

By Mavinindenizi - Kasım 27, 2024









 Bir senedir buraya yazı yazmıyor olmam gitmek anlamına mı gelir hemen ? 

Sanırım evet ama gitmedim. Demek ki her gitmek gitmek değilmiş. Çok severim haklıyı oynamayı, haksızım değil mi ? Bir senede o kadar kitap okudum, dizi film izledim neden yazmadım ? Sosyal medyada paylaştım aslında ama buraya gelip özetleyecek zamanım yoktu. Gerçekten yoktu. O kadar mı yoğunum ? Evet.

CEO falan da değilim aslında bu ne yoğunluk ? Kafa doluluğu bendeki. Bütün çevreme kendinize zaman ayırın dedikten sonra kendime zaman ayırmıyor olmam çok mantıklı değil mi. Sürekli başkalarına iyi gelmeye çalışırken kendimi o kadar boşladım ki geçen haftaya kadar hayatımda hiç olmadığım kadar kötü ruh halindeydim. Bu zamana kadar hep çok neşeli olan ben ne olduysa her şeye ağlamak istediğim o malum patlama noktasına geldim bir anda. Neden ?Nedeni bile yok inanır mısınız ? İş yoğunluğu belki iş ortamımdaki değişiklik belki arkadaşlarım belki belki belki. Belki de hepsinin toplamasının sonucu. Olamaz mı ? Olabilir.

Kitap okumak benim için en güzel kafa dağıtma veya toplama her ne derseniz onun için en güzel yöntem ama onu bir ara yapamadım. Yaptım da yapamadım. Bir kitabı bir ayda okuyunca yapamadım sayıyorum kendimi. Ve geçen hafta elimde sürünen bir kitabı ilk defa belki de yarım bıraktım. Çünkü artık kendimi pamuklara sarma zamanıydı. Ciddiyim, neden kendimize yakın çevrenize kurduğumuz cümleleri kurmuyoruz. Mesela çok kullandığım bir cümle 'Kendine zaman ayır sen yorulmuşsun, hiç düşünmemeye çalış.' Ben ?

Biz kendimizle ilgilenmeyi neden bencillik diye biliyoruz ki.. Kim diyor buna bencillik diye ? Herkes birbirinden farklı, birbirinden güzel. Bunlardan biriyiz bizde. Farklı ve güzel olan. Başkalarıyla o kadar ilgileniyorum ki kendimle ilgilenilmesine izin vermediğimi fark ettim. Tarafıma kurulan güzel cümleleri geçiştirdiğimi gördüm. Neden hak etmiyor muyum, ayıp mı veya ? Bir süre sonra oluşan o açık var ya insana en çok zarar veren de o. Kendinin farkına varmadığın her an dibe gidiyorsun. Saçmalamayın, ben kendimle ilgilenmeyi tabi ki biliyorum. İşte o yüzden buradayım buradayım :)

Yazı yazmayı o kadar özlemişim ki, sabaha kadar yazıp dertleşmek istiyorum nasıl fikir ? Eminim siz de benzer duygu durumuna girmişsinizdir. Çünkü insanız. Ben etrafındaki insanlara çok değer veren ve verdiği değeri göstermeyi çok seven, duygularına sahip çıkan biriyim. Herkesin iyi yanını görüp herkesi iyi kabul etmek huy olmuş bende. Evet şimdi bir kaç itiraf geliyor :) Hep kendimle konuştuğum bir konuyu yazıp içimden atsam iyi olacak :) Üniversitede iki arkadaşım bana 'herkes seni sevemez ve buna da gerek yok' demişti. Aslında öyle bir derdim hiç olmadı. Ben hep iyi yanları görüp içimizde iyi/kötü ikisinin de olduğunu savunan biriydim ki hala buna inanıyorum. Bazen kendimden beklemediğim şeyleri düşünüyor olmam bundandır :) Neyse aslında konu kendimi sevdirmek değildi, herkesin iyi ve mutlu olmasını istiyordum. Hep hissettiği gibi yaşayan biri olduğum için herkese vakit ayırmaya çalışırken de çok bölünüyordum. Farklı gruplardan oluşuyordu çevrem. Aynı gün 2-3 buluşmam oluyordu. Birbirini sevmeyen insanların ortak kümesiydim. Kendimce yaşıma ve değerlerime göre elimden geleni de yaptım hepsi için.

Sonra.. Mezun olduğumuz yaz çok zor bir süreçten geçtim. Tam anlatamadım kimseye ilk başta. Ama her gün sosyal medyada komik komik şeyler paylaşan birinin sosyal medyasını kapatmasından en azından 'Özgül'ün bir derdi var' demelerini bekledim. Söylediğime değil söyleyemediğime bakmalarını istedim. Bir iki arkadaşım Manisa, Balıkesir civarındaydı ben İzmir'deydim. Bekledim...

Dertleşmek için değil, bir şey yapabilecekleri için değil ki benim bile yapacak bir şeyim yoktu, susmak için bekledim. Ağlatmaları için bekledim. Anlamadılar. Sonradan öğrendiler konuştuk bazılarıyla ama hiç eskisi gibi olamadık. 2 arkadaşıma biraz haksızlık yaptım o psikoloji ile, diğerlerine yaptıklarımdan pişman değilim. O dönemden sonra şunu anladım; kimsede tam olmamışım. Kimsenin dostu değilmişim. Seviyorlardır evet ama tanımamışlar beni. Tanısalardı 'bir sorun var' derlerdi. Bundan sonra eskisi gibi hiç olamadım.

Korkularım oluştu mesela. Yeni arkadaşlar edindim ve en küçük anlaşmazlıkta 'yalnızlık' hissettim. Önceden haklı da olsa haksız da ilk adımı atan kız gitti, haksız da olsa konuşmayan biri geldi. Yine çok seviyorum herkesi. O kadar çok var ki sevdiğim arkadaşım ama en ufak can sıkıntımda 'neredeler?' diyorum. Bazen abartıyorum kabul. Sessizce normale dönüyorum. Bu kadar kolay uzaklaşan biri olmak yaşanmışlıkla alakalı. Ama yine de 'bana şimdiki aklım bir de geçmiş zaman' öyle bir söz var ya, ona katılmıyorum. Öyle olsa şuan hala bu kadar sevdiğim arkadaşım olmazdı :) Çok da ders almamışım. Ama böyle mutluyum olduğum gibi. Olması gereken de kendimizi tanıyıp kabul etmek değil mi ? Başkalarına diyoruz ya 'beni böyle kabul et' ya hu sen kendini bir olduğu gibi kabul etsene. Aldım kabul ettim. Sadece bu içe dönme hali, hem çok neşeli hem kendi içinde olma hali yoruyor bazen. Ama öyle anlar var ki 'moralim çok bozuktu seni aradım' denilen 'sinirliydim, sakinleştim' denilen 'kelebek gibisin' yazılan, yalnız hissettirmiyor. 

Nasıl da duygusal döndüm ama. Dönüş yazımız duygusal diye ağlayacak değiliz. Ağladık diye mutsuz da değiliz. Hepimiz insanız ve her duygu bizler için. Bunu bildikten sonrası kolay. okuduklarım, izlediklerim, gördüklerim devam edecek. Artarak :) Bugün kendime bunları yazmaya geldim.

Bugün kendime sarılmak için geldim. Bugün kendimi sevmeye geldim. Ki kendime hayranım aramızda kalsın :) Kendimin en yakın arkadaşıyım bunu fark ettiğimden beri kendime anlatıyorum buna alıştım sanırım. Ama arkadaşlarım iyi ki var. Sadece benim arkadaşlığa yüklediğim anlam o kadar derin ki, o derinliği biraz sığlaştırırsam ya da doğru ifade; beklentimi düşürürsem çok güzel olacak. 7

E o zaman hoş mu geldim :)


  • Share:

You Might Also Like

0 yorum