Ne çok şey anlatır bir kelime; Baba... Can demek, güç demek, destek demek, liman demek... Baba demek çok şey demek! Her an kendini güçlü hissetmen demek, güvende hissetmen. Bir şeyi yapamasanda seni en çok seven birinin varlığı demek. Şükür sebebi! Uzun süredir kendimi boşlukta hissediyorum. Küçük bir kız çocuğuna dönüştüm sanki. Önceden her şeye çemkiren, cevap veren kız en ufak bir ses yükseltilmesinde...
Kalabalık içinde yalnızlık dedikleri, burama kadar yalnızlık dedikleri şey'le aynı olmalı... Mesela burama kadar buram buram yalnız hissediyorum bazen... Aslında kimse yok değil, var ama varken olmamaları daha kötü değil mi..? Arkadaş, dost dedikleri her yalnız hissettigimizde olmamalı mı..? Canım dost dediklerim genelde olmazlar her durumda... Hatta sanırım hiç bir durumda. Ustumuze ustumuze geldiğinde duvarlar, kendimizle konusurken yakalarız kendimizi. Kendi kendimize kendimiz destek...
Melek Irmak,küçük Irmak, güzel Irmak... Kurulamayan hayatı, kuramadığı hayalleri, ogrenemedigi oyunları... Irmak... Düşüp de yarası için aglayamayan Irmak! Ve PEDOOFİLİ pislik! Polisten korkarım derken Allahtan korkmaz mısın be vicdansız ?! Nasıl bir hal ki küçücük bebeğe dokunurken titremeyen eller polisi duyunca korkuyor, ağlıyor?! İçerde kendini duvardan duvara vuruyor! Irmaklar aksın, Irmaklar yaşasın! Duymadığımız, duyamadigimiz nice Irmaklarimizin sesleri kesilmesin. Duyulsun. Çocuk bile değil yahu...
İçiniz yaşlanmasın,gerisi hallolur. Kalp güzel olsun, söz ona uyar... Temizlik içten olur,kendinden olur... Güzellik sonradan kazanılmaz, kalpten gelir... Ya yorgunluk ? Şu üstümüzden atamadığımız yorgunluk ?! Dinlenmekle geçmeyen, her gün artan... Çok yoruluyoruz, her gün daha çok yoruluyoruz. Bizi biz yoruyoruz. Dusuncelerimizle, izin verdiklerimizle, secimlerimizle... Yoruluyoruz, dinlenmekle geçmiyor. Zor değil mi ? Bazen gerçekten çok zor... Büyümek... Ne yorucu ?! Her gün bir...
Kıymet...Ne güzel kelime! Kıymet bilmek gerek şu hayatta. Her anın kıymetini bilmek hatta her saniyenin. Çünkü bir saniye öncesine dönmek istesek yok, dönemeyiz. E madem öyle nedir hala bu öfkeli, nefretli yaşayışlarımız ? Hep bir nefret içimizde... Hep bir kötü düşünce... Paylaşılamayan ne çok şey var değil mi ?! Oysa hayat kısa. Bir dolu planının bir dolusunu yapamayacağın kadar kısa. İçinde kalır, kursağında...
Durdurulamayan zaman... Çok isterdik zamanı en değerli, en mutlu anl'larımızda durdurmayı. Mesela ben, küçüklüğümden beri ışınlanmayı bulmak istiyorum. İstediğim zamana ışınlanabilsem, ne güzel olurdu! Ama bencilce bir düşünce aslında değil mi ? Senin en mutlu olduğun an, başkalarının en mutsuz olduğu an'a denk geliyorsa ya ? Sen gülerken, ağlayanlar varsa ? Ki kesin var. Hep öyledir zaten. Hiç bir zaman herkes aynı anda...